Yazar: ERDAL ÇETİNTAŞ
Danışman: DOÇ.DR. MEHMET ÖZ
Yer Bilgisi: Hacettepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
Konu: Tarih
Doktora Tezi (2002)
Özet: “Osmanlı gayrimüslim milletleri arasında Türklerle en fazla kaynaşmış unsur olan Ermeniler, devletin tebaasına sağladığı imkânları en iyi şekilde kullanarak devlet ve toplum nazarında muteber bir yer kazanmışlardır. Devlet kademelerinde önemli mevkilere yükselmişler, hükümete borç verecek ve hatta devletin ödemekte zorlandığı borcunu kapatacak derecede ekonomik bir güç olmuşlardır. XIX. yüzyılla birlikte Ermeniler barış ve çatışmaların iç içe, ardarda yaşandığı bir sürece girmişlerdir. Papalığın kısmen dinî, kısmen politik, Fransa’nın ise tamamen politik nedenlerle XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı Ermenileri üzerinde yürüttükleri Katolik misyoner faaliyetleri 1830 yılında Osmanlı Sultanının, Katolik Ermenileri ayrı bir cemaat olarak tanımasıyla sonuçlanmıştır. Kadim Ermeni Gregoryen kilisesini ikiye ayıran bu gelişme, Gregoryen-Katolik Ermeniler arasında ciddî boyutlara varacak bir mezhep mücadelesinin de başlangıcı olmuştur. Osmanlı Devleti üzerindeki nüfuz çekişmesinde geri planda kalmak istemeyen İngiltere, Fransa ve Katolik misyonerler örneğini takiple Amerikalı Protestan misyonerlerin öncülüğünde Ermeniler üzerinde Protestan propagandası yaparak, 1850 tarihinde bağımsız bir Protestan kilisesinin kurulmasını temin etmiştir. Yeni oluşumla üçe bölünmüş olan Ermeniler arasındaki çekişmeler de yeni boyutlar kazanmıştır. Ermeniler arasında mezhep bölünmelerinin ve huzursuzluklarının yaşandığı ‘Tanzimat” olarak bilinen Osmanlı reform çağındaki bu süreç, Ermeni toplumsal ve kültürel gelişme ve reformlarının gerçekleştiği bir dönem olmuştur aynı zamanda. Avrupa’da eğitim görmüş ve dönemin liberal fikirleriyle temas kurmuş olan Ermeni aydınlarının millet idaresindeki dinî-ekonomik oligarşi tekeline yönelik başlattığı toplumsal tepki ve kültürel bilinçlenme, 1863 yılında cemaat idaresinde sivillerin hakimiyetini öne çıkaran Ermeni Milleti Nizamnamesinin ilanıyla sonuçlanırken, Ermenilerle, Osmanlı Devleti ve Türk toplumu ilişkisi açısından yeni bir dönemin başlamasına önayak olmuştur.”