Yazar: ASİL SIDKI TUNÇER
Danışman: DR. ÖĞR. ÜYESİ TÜRKAN BAŞYİĞİT
Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi / Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü
Konu: Kamu Yönetimi; Tarih; Uluslararası İlişkiler
Doktora Tezi (2019)
Özet: “Ermeni sorunu 19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başında, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğusunda yaşayan Ermenilere Batılı devletlerin hediyesidir. Esas olarak suni şekilde üretilmiş iddiaların zamanla Türk Dış Temsilciliklerini hedef alan terör hareketlerine dönüşmesidir. Sorun, 1815’teki Viyana Kongresi’nde tartışılan Şark Meselesi ile ortaya çıkmış ve uzun yıllar politikacılar tarafından kullanılmıştır. Ermeni sorununun gündeme gelmesi, Avrupalıların Türklere karşı önyargılı yaklaşımlarıyla ilişkilidir. Batılı ülkeler bu yüzden meclislerinde ‘Birinci Dünya Savaşı’nda 1,5 milyon Ermeninin (sözde) soykırıma uğratıldığı’ iddialarına her zaman kararlılıkla destekçi ve takipçi olmuştur. Soykırım olmadığına dair karşı iddiaları içeren Türk tezi, birçok tarihi gerçek ve belgeyle desteklense bile ‘Soykırım yoktur, sadece karşılıklı katliam vardır’ fikri Ermeni Diasporası tarafından kabul görmeyerek, çeşitli tasarılarla dış ülke parlamentolarında Türkiye aleyhinde kararlar çıkartılmaya devam edilmiştir. Öyle ki, sorun savaşta ölenler için Türkiye’den tazminat istemeye ve Türkiye’nin doğusundan toprak talep etmeye kadar gitmiştir. Hukuki olmayıp siyasi olarak Türkiye şu an müttefiki olan ülkelerle söz konusu mesele yüzünden münakaşalı durumdadır. Türkiye’yi (sözde) soykırım yapıldığına dair iknaya zorlamak için Batılı devletler yakın geçmişte Türkiye’nin dış temsilciliklerine yapılan baskınlara seyirci kaldıkları gibi günümüzde de parlamentolarında Ermeni meselesiyle ilgili tasarıları desteklemektedirler. (Sözde) kıyım konusunda iddia sahibi olan ülkeler, tarihte şaşılacak şekilde Ermenileri kendi politikalarına alet etmiş, aynı zamanda da günümüzde Türkiye ile ilişkileri olan başta Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi müttefik ülkelerdir. (Sözde) soykırım iddialarının ellinci yılı olan 1965’te Ermeniler benzer yazıları ve iddiaları gündeme getirmişlerdir. Gittikçe artan propaganda sebebiyle uykuya dalmış nefretler ve husumet duyguları tekrar canlanmıştır. 1973 yılında Santa Barbara’da 78 yaşındaki yaşlı Gürgen Mıgırdıç Yanikian, iki Türk diplomatını konuşmak için otel odasına davet edip katletmiştir. Geçmişte Ermeni Antranik çetesinin bir üyesi olan ve Rus ordusunda görev yaparken yüzlerce Türk’ü katleden Yanıkyan’ın bu son cinayeti Ermeni Gizli Kurtuluş Ordusu-ASALA’ya (Armenian Secret Army for The Libaration of Armenia) emsal teşkil etmiş, sonrasında Türk temsilciliklerine ve diplomatlarına saldırılmış, yirmi iki yılda kırka yakın cana kıyılmıştır. Bu acımasız terör hareketleri 1980’lere doğru yoğunlaşmış ve bir ara sanki kesintiye uğramış gibi görülse de 1984’ten itibaren ilk eylemi 33 askerin öldürülmesi olan PKK (Kürdistan İşçi Partisi) terör örgütü olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönem ASALA’nın çok eleştirilen Orly Baskını’ndan sonra suskunluğa büründüğü yıllardır. Çoğunluğun hemfikir olduğu gibi PKK, ASALA’dan şiddet hareketlerini adeta devralmıştır. Günümüzde de faal şekilde varlığını sürdürmektedir. Biz tezimizde bunu anlatmayı, 1973-1994 yılları arasında kaybettiğimiz ve sakat kalan diplomatları, görevlileri anmayı ve de ASALA vb. terör örgütlerinin PKK gibi diğer örgütlerle bağlantılarını dönemin basınına göre ortaya koymaya çalıştık. Bunu yaparken, Dışişleri Bakanlığı Arşivi’nden, Milli Kütüphane Gazete Arşivi’nden, bu konuda yayınlanmış eserlerden ve internet kaynaklarından yararlandık ve ulaşabildiğimiz mağdurların yakınlarıyla görüştük.”