“HİÇBİR TÜRK OYUNCUYU HRANT ROLÜNE İKNA EDEMEDİM”

Yazı: ermenisorunu.gen.tr  ///  03.12.2019

“HİÇBİR TÜRK OYUNCUYU HRANT ROLÜNE İKNA EDEMEDİM”

Çektiği filmler ve layık görüldüğü ödüllerle dünya çapında adını duyuran Türk asıllı Alman yönetmen Fatih Akın, son günlerde 1915 Olayları’nı konu ettiği “The Cut” adlı filmiyle gündemde. “Duvara Karşı”, “Yaşamın Kıyısında”, “Kebab Connection”, “Temmuz’da” gibi filmlere yönetmen, senarist veya yapımcı olarak imza atan Akın, Cannes ve Antalya Film Festivali başta olmak üzere pek çok festivalde ödül aldı. Hamburg Film Festivali’nde Douglas-Sirk Ödülü’ne değer bulunan ve 27 Ağustos’ta Venedik Film Festivali’nde gösterilecek olan “The Cut” filmini ise Fatih Akın’ın “Hiçbir Türk oyuncuyu Hrant rolünü oynamaya ikna edemedim” sözleri medyaya taşıdı.

 

Mardin’de yaşayan bir Ermeni olan Nazaret’in 1915 Olayları’nın ardından kızlarını bulmak için çıktığı yolculuğu konu alan “The Cut” üzerine Agos gazetesine verdiği söyleşide şunları söylüyor Fatih Akın: “Aslında ‘Soul Kitchen’dan sonra Hrant Dink hakkında kurmaca bir film yapmayı planlamıştım. Hrant’ın Agos’ta yayımlanan yazılarından 12’sini temel alan bir senaryo yazdım. Bu avangart bir projeydi, çünkü yazılardan bazıları bilgilendirici makaleler, bazıları Hrant’ın kişisel anekdotları, bazıları da 1915’le ilgili anlatılardı. Metin zengini bir senaryoydu. İyi bir film olur muydu, bilmiyorum. Fakat hiçbir Türk oyuncuyu Hrant rolünü oynamaya ikna edemedim, hepsi senaryomu fazla sert buldu. O yüzden de projeyi dondurmak zorunda kaldım. Hiçbir oyuncuya zarar gelsin istemezdim, ama Hrant’ı anlatan bir filmin ‘Türk filmi’ olması da önemliydi. Hrant’ı bir Amerikalı ya da Fransız oynayamazdı. Bu konuyla kendimiz baş etmeliyiz. Demek ki zamanı gelmemiş… Hrant’ın 1915 üzerine yazdığı kimi yazılar çok büyüleyici, görsel olarak da çok güçlüydü. Mesela ‘Kertenkele Abdullah’… Yine Hrant nedeniyle, 1915 üzerine çok okumuş, çok araştırma yapmıştım. Gerçekleştirmek istediğim başka bir senaryo daha vardı: Amerika’ya giden Anadolulu gezginler üzerine bir hikaye; bir tür western. Sonuçta Hrant senaryosundan kimi parçaları bu Western’le birleştirdim ve ortaya ‘The Cut’ çıktı.”

Fatih Akın’ın hangi oyunculara Hrant Dink’i oynamaları için teklif götürdüğü bilinmiyor, ancak Akın’ın bu açıklamasından sonra pek çok Türk oyuncu -kendilerine zarar gelmesinden korkmuyor olacaklar ki- söz konusu rol için “Teklif etseydi oynardık” açıklaması yaptı.

Tek yanlı kaynaklara dayansa da “Bu sadece bir film”

27 Ağustos-6 Eylül günleri arasında düzenlenecek Venedik Film Festivali’nde ilk kez seyirci karşısına çıkacak filmde, Nazaret’i oynayan Cezayir asıllı Fransız oyuncu Tahar Rahim’e Simon Abkarian, Arsinée Khanjian, Kevork Malikyan gibi Ermeni oyuncular; Kıbrıslı Akın Gazi, Almanyalı Numan Acar, Faslı şarkıcı ve ozan Hindi Zahra ile Türkiye’den Önder Çakar, Bartu Küçükçağlayan gibi isimler eşlik ediyor.

Henüz sadece fragmanı yayımlanan film hakkındaki bilgiler yalnızca Fatih Akın’ın aktardıklarına dayanıyor. Dünyanın her yerinde kendisine yardım eden insanlarla karşılaştığını ve çalıştığını söyleyen Akın, senaryonun en önemli iki kaynağının ise Wolfgang Gust ile Taner Akçam’ın “bilimsel” çalışmaları olduğunu ifade ediyor. “The Cut”ın bir “soykırım” filmi kesinlikle olmadığını, daha çok Sergio Leone veya Clint Eastwood tarzı bir Western, bir macera filmi olduğunu vurgulayan Fatih Akın’ın 1915 Olayları ile ilgili olarak soykırım tezini savunan tanınmış isimlerden ikisini referans alması ise ayrı bir tartışmanın konusu olmayı bekliyor. Zira Akın’ın bir dönem Almanya’da siyasi mülteci olarak yaşayan Akçam ve Alman gazeteci-tarihçi Gung ile kurduğu bu yakınlığın Almanya odaklı mı olduğu, yoksa ideolojik bir görüş birliğine mi dayandığı ve nesnelliğe ne derece yakın olduğu sorunsalı merak uyandırıyor.

Fatih Akın filmle ilgili beklentilerini ise şöyle dile getiriyor: “Filmden korkanlar varsa, ben de onlara ‘Bu yalnızca bir film’ diyorum. Ama şundan eminim ki benim de bir parçası olduğum Türk toplumu bu filme hazır. Elbette böyle bir filmin sert olması gerekiyor, yoksa ciddiye alamazdık. Ama her akşam izlediğimiz haberler, filmden daha sert. İçerikten rahatsız olacak birileri çıkacaktır. Tam da bu yüzden, filmin yapıcı bir tartışmaya vesile olacağını düşünüyorum ve izleyenleri 1915 üzerine daha çok şey öğrenmeye teşvik etmesini, böyle bir şeyin tekrar yaşanmaması için düşünmeye sevk etmesini umuyorum.”