Yazar: SALİH KORALP GÜREŞİR
Danışman: DOÇ. HALUK HARUN DUMAN
Yer Bilgisi: Marmara Üniversitesi / Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü / Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı
Konu: Türk Dili ve Edebiyatı
Yüksek Lisans Tezi (2006)
Özet: “Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda mücadele ettiği cephelerden biri Kafkas Cephesi’dir. Sarıkamış Taarruz Harekâtı (1914) bu cephede gerçekleşen, mevsim ve coğrafi zorluklar nedeniyle içinde birçok dramı barındıran bir mücadele olarak tarihe geçer. Yaklaşık 114.000 insan hayatını kaybeder. Türk tarihindeki diğer savaşlar gibi Sarıkamış Harbi de, edebiyatımıza farklı açılardan yansır. Çalışmamızda Sarıkamış Harbi’nin roman, anı, tiyatro ve halk şiirine nasıl yansıdığı incelenmektedir. Edebiyatçıların daha çok savaşın trajik yönleriyle ilgilendikleri görülür. Sarıkamış Harbi, incelediğimiz 23 romana çerçeve ve çekirdek vaka olmak üzere iki açıdan yansır. Söz konusu eserlerde kalıplaşmış bazı tema ve motiflere rastlanır. Cephedeki askerin yaşadığı en büyük trajedi olan donma, tifüs ve diğer hastalıklar, kışlık kıyafet eksikliği, açlık, yağma, cephe gerisinde yaşanan maddi ve manevi sıkıntılar, Ermeni mezalimi, göç, esaret, Enver Paşa ve İttihat Terakki eleştirisi gibi. Yayımlanmış bazı askerî ve sivil anılarda da Sarıkamış Harbi’ni bulmak mümkündür. Biri sivil olmak üzere incelediğimiz 16 askerî anıda Sarıkamış Harbi savaş günlüğü şeklinde ele alınır. Savaşa katılan komutanların yanı sıra, Sarıkamış sonrası Doğu Cephesi’nde görev alan subayların da Sarıkamış Harbi’nden bahsettikleri görülür. Bunlar arasında Ruslar’a esir düşenler, anılarında esarete geniş yer verirler. İncelediğimiz yabancı asker anıları karşı tarafın savaş hakkındaki değerlendirmelerini içerir. Sarıkamış Harbi, tespit edebildiğimiz kadarıyla tek bir tiyatro eserinde çerçeve vaka olarak yer alır. İttihat ve Terakki eleştirisinin yapıldığı bu oyunda Sarıkamış, yapılan büyük bir hata olarak değerlendirilir. Halk edebiyatına destan, ağıt ve türkü türleriyle yansıyan Sarıkamış Harbi, daha çok kahramanlık, ölümden kaynaklanan hüzün ve öfke gibi duygu kalıpları yanında, cephe ve cephe gerisinde yaşanan sıkıntıların anlatımıyla yer bulur.”