Ermeni tarihçi Kevork Aslan’ın anlatımına göre, Ermenilerin derebeylikler halinde yaşaması birbirlerine vatan duygularıyla bağlı olmamalarına neden olmuştur. Bulundukları bölgelerde dağınık bir yaşam sürmeleri nedeniyle aralarında siyasi bağlar yoktur ve vatanseverlik kavramı bölgeyle sınırlı kalmıştır. Bu nedenle Pers, Roma, Bizans, Selçuklu gibi çeşitli imparatorlukların altında varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Doğu Roma İmparatorluğu tarafından yürütülen Ortodokslaştırma ve Rumlaştırma politikaları, Ermenilerin, Süryanilerin ve Pavlakilerin Selçuklulara yakınlaşmasının önünü açar. Özellikle Ermeniler için büyük yıkımlara neden olan II. Basileios döneminden sonra bölgede Selçuklu yönetiminin devreye girmesiyle Ermeniler ve diğer gayrimüslim halklar Doğu Roma İmparatorluğu’nun tahakkümünden kurtulurlar.
Ermeni tarihçilerin eserlerinde, Ermenilerin Sultan Melikşah yönetiminden memnun olduklarından çokça bahsedilmektedir. Ayrıca ilk Türkiye Selçuklu Hükümdarı Süleyman Şah, toprakları halka dağıttığı için Hristiyan gruplar Türk idaresine geçmek istemişlerdir. Sultan Berkyaruk ise Ermenistan’ın imarı için dayısı İsmail’i görevlendirmiş ve bu sayede Ermeniler’e pek çok yardımda bulunulmuştur. Urfalı Matheos, Sultan Kılıç Arslan’ın ölümünün Ermeniler tarafından büyük üzüntüyle karşılandığını belirtmiştir.
Ayrıntılı bilgi için:
http://dunyasavasi.ttk.gov.tr/tr/turk-ermeni-kulliyati/ii-cilt-ortacag/x-xi-yuzyillarda-dogu-roma-ve-selcuklularin-ermenistan-bagratuni-ardzruni-politikalari-doc-dr-erol-kurkcuoglu-441.html