Yazar: AYTÜL TAMER
Danışman: PROF. DR. ÇAĞRI ERHAN
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Gazetecilik Anabilim Dalı
Konu: Gazetecilik; Tarih; Uluslararası İlişkiler
Doktora Tezi (2010)
Özet: “Propaganda çağı olarak adlandırılan 20. yüzyılın başlangıç noktası Birinci Dünya Savaşı’dır. Endüstri devrimi sonrasında sömürgecilikten emperyalizme geçiş yapan devletlerin dış politikaları egemenlik ve paylaşım mücadelesi çerçevesinde şekillenmiştir. İlk kitlesel savaş olan Birinci Dünya Savaşı kitle iletişim araçları ile tüm insanlığın gözleri önünde yaşanan bir süreç olmuştur. Ancak kitle iletişim araçlarının aktardığı ‘bilgiler’, siyasal-ekonomik iktidarların çıkarları çerçevesinde yönlendirilmiş ve ‘yeniden üretilerek’ tamamen değiştirilmiştir. Bu yönlendirme ve yanılsama, mit ve yanlış bilinç oluşturma ‘propaganda’ kisvesi altında meşru kılınmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı dahilindeki dini ve etnik azınlıklar üzerinden propaganda faaliyetleri yürütülmesi imparatorluğun parçalanmasında etkili bir rol oynamıştır. Osmanlı Devleti’ne karşı yürütülen propaganda faaliyetlerinin temel nedeni, İtilaf devletlerinin bütün dünya üzerindeki paylaşım mücadeleleridir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı Devleti’ne karşı yürütülen propaganda faaliyetlerinde Osmanlı Devleti’nin Ermeni tebaasına yönelik aldığı Tehcir Kararı ve uygulanma biçimindeki problemler temel unsur olagelmiştir.Birinci Dünya Savaşı yıllarında en önemli propaganda aracı basındır. Propaganda çalışmalarında uzman gazeteciler, tanınmış yazarlar, bilim insanları, istihbarat elemanları ve siyasetçilerden yararlanılmıştır. Ortadoğu ve Kafkasya bölgesine yönelik emperyalist politikalarıyla Birinci Dünya Savaşı’nda öncelikle İngiltere ve ardından Amerika savaş yıllarında kendi amaçları doğrultusunda propaganda yaparak ‘enformasyon’ üretmişlerdir. Savaş yıllarında yürütülen kışkırtıcı ve ‘şeytanlaştırıcı’ nefret propagandası faaliyetleri ile İngiltere ve Amerika hem kendi kamuoyunu savaşa ikna etmiş hem de Osmanlı sınırları dahilindeki farklı etnik kökenden halkı kışkırtarak çıkarları doğrultusunda kullanmayı hedeflemiştir. Bu bağlamda, savaş sürecinde yayınlanan İngiliz ve Amerikan gazetelerinden siyasal iktidara destek verenlerin, Ermeni olayları ile ilgili haberlerde, yüzyıllardır Batı’da hakim olan önyargıları kullanarak ‘barbar Türk’ imgesini daha da baskın olarak sunduğu görülmüştür. ‘Hıristiyanları katleden Müslüman-Türk’ imgesiyle İngiltere ve Amerika kendi kamuoyuna ve tüm dünyaya ‘Hıristiyanlık, özgürlük ve insan hakları’ adına savaşın gerekliliği propagandasını yapmıştır.Bu tezde Osmanlı Devleti’ne karşı Ermeni olayları bağlamında yürütülen propaganda faaliyetleri değerlendirilirken, Birinci Dünya Savaşı’nın emperyalizmin paylaşım mücadelesi olduğu noktasından hareketle Amerika ve İngiltere’nin propaganda faaliyetlerinin ‘kimin yararına?’ işlediği sorusu ekseninde sonuca ulaşılmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda basın-yayın aracılığıyla kitlelere ulaştırılan propaganda faaliyetleri iktidarların yaşam destek ünitesi olarak hizmet etmiştir. Bilinçli ve örgütlü bir şekilde ulusal ya da uluslararası çıkarları doğrultusunda kitleleri kontrol etme, ikna etme ve yönlendirme amacıyla savaş yıllarında Ermeni olayları bağlamında yürüttükleri propaganda faaliyetleri İngiltere ve ABD’nin iktidarlarının çıkarlarına hizmet etmiştir.”