Yazar: SEVILYA ASLANOVA
Danışman: YRD. DOÇ. DR. BİLGİN ÇELİK
Yer Bilgisi: Dokuz Eylül Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Bölümü / Tarih Anabilim Dalı / Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı
Konu: Tarih
Yüksek Lisans Tezi (2008)
Özet: “Osmanlı Devleti ile Rusya’nın ortak tarihine bakıldığında Rusya’nın Boğazlar üzerinde hâkimiyet kurma mücadelesinden dolayı bunun büyük bir bölümünde rekabetçi ilişkilerin egemen olduğunu görebiliriz. Fakat Berlin Kongresi’nden sonra Osmanlı Devleti ile ilgili politikalarında bağımsız bir güç olarak hareket edemeyeceğinin farkına varan Rusya sürekli müttefik arayışı içerisinde olmuştu. 20.yüzyıla gelindiğinde Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğu’nda yürüttüğü bütün politikalar onun Boğazlar politikasının birer parçalarıydı denilebilir. Diğer yandan Boğazlar üzerindeki tasarıları hep engellerle karşılaşıyordu. Bunları bertaraf etmek için Rusya bölgede meydana gelen krizlerin yarattığı fırsatlardan faydalanarak Boğazları ele geçirmeyi denemişti. Fakat bu dönemde Boğazlar’ı ele geçirmek için gerekli olanaklara sahip olmadığından bölgede statükonun korunması politikasını izleyecekti. Böylece Rusya’nın temel amacı Osmanlı Devleti’nin dağılmasını ve Boğazlar’ın kontrolünün üçüncü bir devletin eline geçmesini önlemek olmuştu. Bu nedenle Rusya Balkanlar’da Slavların, Doğu Anadolu’da ise Ermenilerin durumunun düzeltilmesi için ıslahat yapılması talebinde bulunacaktı. Fakat bunu yaparken ne Slavların ne de Ermenilerin bağımsızlıklarını arzulamıyordu. Rusya’nın kendi nüfuz bölgelerindeki devrimci faaliyetleri korkusu Slav ve Ermeni devrimci hareketlerine karşı olumsuz tavır sergilemesine neden olmuştu. Bunun için hem Balkanlarda hem de Doğu Anadolu’da kendi denetiminde tampon devletler yaratmak istiyordu. Görüldüğü üzere Rusya’nın hem Balkan hem de Doğu Anadolu politikası kendi içerisinde tutarsızdı. Balkanlarda Rusya, Boğazlar ile ilgili çıkarlarına yardımcı olacak biçimde Slavları desteklemişti. Bu konuda Rusya’nın en büyük silahı ise Panslavizm ideali olmuştu. Fakat Balkan Savaşları’ndan önce kurduğu Balkan İttifakı kısa sürede Rusya’nın kontrolünden çıkmıştı. Birinci Dünya Savaşı’nda ise Rusya Bulgaristan’ın Mihver Devletleri’ne katılmasına engel olamamıştı. Bütün bunlar Rusya’nın Balkan politikasının iflasını da beraberinde getirecekti. Diğer yandan Boğazları diplomasi yoluyla açma çabaları da sonuçsuz kalmıştı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya’da meydana gelen devrim ve bunun sonucunda imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması ise Rus-Türk ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuştur.”
Anahtar Kelimeler: Rusya, Panslavizm, Islahat, Boğazlar Meselesi, Ermeni Politikası