Dönemin öncelikli önemi, birlikte yaşamdan ayrışmaya giden yolun ilk aşamasını oluşturmasıdır. Bu zaman aralığında 1789 Fransız İhtilali’nin bir yansıması olarak milliyetçi akımların giderek yayılması, Osmanlı idari sistemindeki sıkıntılar, Rusya’yı adeta Osmanlı topraklarındaki Hıristiyanların hamisi durumuna getiren antlaşmaların imzalanması ve ilk olarak Ermeni bağımsızlık hareketlerinden somut bir şekilde bahsedilebilmesi, dönemi önemli kılan başka unsurlardır.
Bu dönemin sayıca fazla olan aktörleri arasında Osmanlı ve Ermenilerin yanı sıra Batılı devletleri saymak mümkündür. Yükselen milliyetçilik, emperyalizm, bir önceki dönemde ortaya çıkan ve bu dönemde de faaliyetlerini sürdüren misyonerler diğer önemli aktörlerdir. Bunların yanında Sanayi Devrimi ve sonuçları, Osmanlı Devleti’nin idari, mali ve ekonomik sistemindeki aksama ve zayıflamalar ve toprak kayıpları da dönem boyunca önemli roller oynamıştır.
1774-1878 arası dönemim tartışmalarına baktığımıza karşımıza birçok konu başlığı çıkar. Bunlardan bazıları Rusya ile imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ve Rusya’nın İran’la imzaladığı Gülistan ve Türkmençayı antlaşmaları ile bunların Rusya’ya sağladığı avantajlar, Rusya’nın Ermeniler üzerindeki etkisi, Ermeni vilayetlerinin kurulması ve Doğu Anadolu’daki Ermeni varlığının mahiyeti ile küçük çaplı ve gizli Ermeni örgütlenmeleridir. Bu noktalara ek olarak emperyalizmin Rusya dışındaki önemli aktörlerinden İngiltere ve Fransa’nın sahneye çıkışı ve Amerikan misyonerlerin faaliyetleri önemli konu başlıklarıdır. Aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin kendisini içinde bulduğu siyasi güçsüzlüğe çare bulma gayretleri, bu anlamda gelişen merkezileşme çabaları, millet nizamnameleri ve Tanzimat, Islahat Fermanları ile Kanun-i Esasi gibi reform çalışmaları da dikkat çeken başka tartışma konularıdır. Bunlara ek olarak, 1875-77 arası kriz döneminden ve bu dönemdeki bağımsızlık hareketleri ile ayaklanmalardan, yaşanılan toprak kayıplarından ve bunun sebep olduğu göçler ile iskan sorunundan da ayrıca bahsetmek gerekir.