Tarihi olmadan önce siyasallaşmış bir konu olan Ermeni meselesi üzerindeki tartışmalar I. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı hükümet yetkililerinin yargılanmalarından günümüze 3 ana tartışma konusu etrafında dönmektedir. Tartışmanın birçok tarafı olmasına karşın, ön plana çıkan, hararetli tartışmaların merkezinde bulunan kabaca iki gruptan bahsedilebilir. Bir tarafta 1960’larda üretilen soykırım tezi, diğer tarafta bu tezin karşısında duran yaklaşım yer almaktadır.
Bu çerçevede, bir taraf Ermeni sevk ve iskanının askeri açıdan gerekliliğine dikkat çekerken diğer taraf Ermeni sürgünlerinin savaş bölgeleriyle sınırlı kalmadığını öne sürmektedir. Rakamlara ilişkin tartışma konunun bir diğer boyutudur. Bir taraf, 200 bin ila 600 bin arasında değişen sayıda Ermeninin çeşitli sebeplerle öldüğünü savunurken diğer taraf 1-1.5 milyon Ermeninin öldürüldüğünü belirtmektedir. Bir diğer ana tartışma konusu ise Ermeni ölümlerinin meydana gelmesinde kasıt olup olmadığı, bir diğer deyişle soykırım yapılıp yapılmadığıdır. Bu bağlamda, bir taraf genellikle sevk yolları ve iskan bölgelerinde görülen denetim zafiyetine ve belirli bölgelerde Ermeniler ile Müslümanlar arasında yaşanan iç savaşa dikkat çekerken diğer taraf Osmanlı Devleti’nin işe kesinlikle bulaşmış olduğunu ispatlamaya çalışmaktadır.